Vergi Ziyaına Ve Yürütmenin Durdurulmasına İlişkin Almış Olduğumuz Kararlar
- Av. Ahmet Yılmaz Yüksel
- 22 Mar 2022
- 18 dakikada okunur
DAVACI : XXXXXXXX. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ : AV. AHMET YILMAZ YÜKSEL
DAVALI :XXXXXXXX.
DAVANIN ÖZETİ : Davacı şirket tarafından, 2018 yılına ait yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle adına düzenlenen inceleme raporu uyarınca 2018/10 dönemine ilişkin olarak yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının; hukuka aykırı olduğu, gerekli araştırmalar yapılmadan rapor hazırlandığı, somut olarak ortaya konulmadan hazırlanan ceza ihbarnamelerinin hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığı, sunulan faturalardan anlaşılacağı üzere aleyhlerine düzenlenen rapor ve ceza tutanaklarının şirketlerinin ticari faaliyetlerine zarar vereceği, sunulan masraf faturalarının gerçeği yansıtmayan sahte faturalar olup olmadığı yönünde araştırma ve tespit yapılmadığı, bugün itibariyle ilgili döneme ait hem yasal belgelerin hem de yasal defterlerin mevcut olduğu ve ibraz edilebilir durumda olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacı şirketin 2018 yılı dönemi hesaplarının katma değer vergisi yönünde incelenmesi neticesinde hakkında 06/12/2018 tarih ve 2018-A-2519/23 sayılı vergi inceleme raporu düzenlendiği, ilgili raporun detaylı olarak birçok veri üzerinden yapılan inceleme sonucunda yeterli ve hatasız şekilde tanzim edildiği, usule uygun şekilde tanzim edilen rapora istinaden yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Adana 1. Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce, dava dosyası esas yönünden incelenerek işin gereği düşünüldü:
Dava, davacı şirket tarafından, 2018 yılına ait yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle adına düzenlenen inceleme raporu uyarınca 2018/10 dönemine ilişkin olarak yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinin 2’nci bendinde; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler mücbir sebep olarak kabul edilmiş; aynı Kanunun 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlandıktan sonra aynı maddenin 2’nci fıkrasının 3’üncü bendinde bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi halleri re’sen vergi tarhı sebebi olarak sayılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 341’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlandıktan sonra, 344’ncü maddesinin 2’nci fıkrasında, vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı kurala bağlanmış, 359’uncu maddesinin (a) fıkrasının 2’nci bendinde ise defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık suçunu işleyecekleri kurala bağlanmış, aynı bendin devamında ise gizleme, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinin l’inci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kanunda aksine hüküm yoksa kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebileceği, 34’üncü maddesinde ise indirimin yapılabilmesi için mal veya hizmete ilişkin indirim konusu yapılacak verginin fatura vb. vesikalarda ayrıca gösterilmesi, bunların da kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; çırçırlama faaliyeti yapmak üzere 11/09/2015 tarihinde mükellefiyet tesis ettiren davacı şirketin, 2018 dönemi hesaplarının “tevkifatlı pamuk satışından kaynaklı olduğu belirtilen iade talebinden dolayı” incelenmesinin istenilmesi üzerine 2018 takvim yılına ait defter ve belgelerin ibrazına ilişkin olarak düzenlenen 24/10/2018 tarih ve E:24722 sayılı defter ve belge isteme yazısının davacı şirket vekiline aynı gün tebliğ edildiği, söz konusu yazının 13/11/2018 tarihinde ikinci kez tebliğ edilmesinden sonra 26/11/2018 tarihinde davacı şirket vekiliyle yapılan telefon görüşmesinde de ibraz ödevi hatırlatılmış olmasına rağmen tanınan süre içerisinde defter ve belgelerin hiçbir mücbir sebep hali gösterilmeksizin incelemeye ibraz edilmediği, bunun üzerine belirtilen süre içerisinde defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği gerekçesiyle 06/12/2018 tarih ve 2018-A-2519/23 sayılı vergi inceleme raporunun düzenlendiği, söz konusu raporda 2018 yılında indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin reddi ve dönem beyannamelerinin yeniden düzenlenmesi suretiyle davacı şirket adına ilgili dönemlere ilişkin 3 kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen düzenlemeler nedeniyle emtia veya hizmet alışını temsil eden fatura veya yerine geçen belgenin yasal defterlere usulüne uygun olarak kaydedilmesi ve bu belgelerde katma değer vergisinin ayrıca gösterilmesi, katma değer vergisi indirimi yapılabilmesinin ön koşullarıdır. Bu ön koşulların varlığının, sözü edilen defter ve belgelerin ibrazı ve incelenmesiyle saptanabileceği açıktır. Vergi idaresinin, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetini ortaya çıkarabilmesi ise istendiğinde defter ve belgelerin vergi idaresinin denetim ve incelemesine sunulması ve gerektiğinde, şekline ve usulüne uygun belgelerle tevsik edilen hukuki muamelelerin karşı taraf nezdinde inceleme ve araştırma yapılmasıyla olanaklıdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20'nci maddesinin 1'inci bendinde Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları düzenlenerek idari yargılama usulünde re'sen araştırma ilkesi benimsenmiştir.
DAVANIN ÖZETİ : Davacı şirket tarafından, 2018 yılına ait yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle adına düzenlenen inceleme raporu uyarınca 2018/10 dönemine ilişkin olarak yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının; hukuka aykırı olduğu, gerekli araştırmalar yapılmadan rapor hazırlandığı, somut olarak ortaya konulmadan hazırlanan ceza ihbarnamelerinin hukukun temel ilkeleriyle bağdaşmadığı, sunulan faturalardan anlaşılacağı üzere aleyhlerine düzenlenen rapor ve ceza tutanaklarının şirketlerinin ticari faaliyetlerine zarar vereceği, sunulan masraf faturalarının gerçeği yansıtmayan sahte faturalar olup olmadığı yönünde araştırma ve tespit yapılmadığı, bugün itibariyle ilgili döneme ait hem yasal belgelerin hem de yasal defterlerin mevcut olduğu ve ibraz edilebilir durumda olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN ÖZETİ : Davacı şirketin 2018 yılı dönemi hesaplarının katma değer vergisi yönünde incelenmesi neticesinde hakkında 06/12/2018 tarih ve 2018-A-2519/23 sayılı vergi inceleme raporu düzenlendiği, ilgili raporun detaylı olarak birçok veri üzerinden yapılan inceleme sonucunda yeterli ve hatasız şekilde tanzim edildiği, usule uygun şekilde tanzim edilen rapora istinaden yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Adana 1. Vergi Mahkemesi Hakimliği'nce, dava dosyası esas yönünden incelenerek işin gereği düşünüldü:
Dava, davacı şirket tarafından, 2018 yılına ait yasal defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle adına düzenlenen inceleme raporu uyarınca 2018/10 dönemine ilişkin olarak yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 13’üncü maddesinin 2’nci bendinde; vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler mücbir sebep olarak kabul edilmiş; aynı Kanunun 30’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlandıktan sonra aynı maddenin 2’nci fıkrasının 3’üncü bendinde bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmemesi halleri re’sen vergi tarhı sebebi olarak sayılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 341’inci maddesinin 1’inci fıkrasında, vergi ziyaı, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlandıktan sonra, 344’ncü maddesinin 2’nci fıkrasında, vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı kurala bağlanmış, 359’uncu maddesinin (a) fıkrasının 2’nci bendinde ise defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananların kaçakçılık suçunu işleyecekleri kurala bağlanmış, aynı bendin devamında ise gizleme, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi olarak tanımlanmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesinin l’inci fıkrasının (a) bendinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden kanunda aksine hüküm yoksa kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebileceği, 34’üncü maddesinde ise indirimin yapılabilmesi için mal veya hizmete ilişkin indirim konusu yapılacak verginin fatura vb. vesikalarda ayrıca gösterilmesi, bunların da kanuni defterlere kaydedilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; çırçırlama faaliyeti yapmak üzere 11/09/2015 tarihinde mükellefiyet tesis ettiren davacı şirketin, 2018 dönemi hesaplarının “tevkifatlı pamuk satışından kaynaklı olduğu belirtilen iade talebinden dolayı” incelenmesinin istenilmesi üzerine 2018 takvim yılına ait defter ve belgelerin ibrazına ilişkin olarak düzenlenen 24/10/2018 tarih ve E:24722 sayılı defter ve belge isteme yazısının davacı şirket vekiline aynı gün tebliğ edildiği, söz konusu yazının 13/11/2018 tarihinde ikinci kez tebliğ edilmesinden sonra 26/11/2018 tarihinde davacı şirket vekiliyle yapılan telefon görüşmesinde de ibraz ödevi hatırlatılmış olmasına rağmen tanınan süre içerisinde defter ve belgelerin hiçbir mücbir sebep hali gösterilmeksizin incelemeye ibraz edilmediği, bunun üzerine belirtilen süre içerisinde defter ve belgelerin incelemeye ibraz edilmediği gerekçesiyle 06/12/2018 tarih ve 2018-A-2519/23 sayılı vergi inceleme raporunun düzenlendiği, söz konusu raporda 2018 yılında indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin reddi ve dönem beyannamelerinin yeniden düzenlenmesi suretiyle davacı şirket adına ilgili dönemlere ilişkin 3 kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatlarının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda sözü edilen düzenlemeler nedeniyle emtia veya hizmet alışını temsil eden fatura veya yerine geçen belgenin yasal defterlere usulüne uygun olarak kaydedilmesi ve bu belgelerde katma değer vergisinin ayrıca gösterilmesi, katma değer vergisi indirimi yapılabilmesinin ön koşullarıdır. Bu ön koşulların varlığının, sözü edilen defter ve belgelerin ibrazı ve incelenmesiyle saptanabileceği açıktır. Vergi idaresinin, vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetini ortaya çıkarabilmesi ise istendiğinde defter ve belgelerin vergi idaresinin denetim ve incelemesine sunulması ve gerektiğinde, şekline ve usulüne uygun belgelerle tevsik edilen hukuki muamelelerin karşı taraf nezdinde inceleme ve araştırma yapılmasıyla olanaklıdır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20'nci maddesinin 1'inci bendinde Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapacakları düzenlenerek idari yargılama usulünde re'sen araştırma ilkesi benimsenmiştir.İncelenmek üzere istenmesine karşın, ihtilaflı döneme ilişkin defter ve belgeleri hukuken geçerli bir nedenin varlığını ileri sürmeden ibraz etmeyen davacı şirketin dönem matrahının tespiti için re'sen takdire gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak bu durum vergilendirmeye karşı dava açıldığında, Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu'nun 25/07/2019 tarih ve 30842 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan E:2013/3, K:2019/1 sayılı kararı doğrultusunda katma değer vergisi yönünden yukarıda sözü edilen Yasa hükümleri uyarınca indirim konusu yapılan mal ve hizmet alımlarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığının yargı yerince incelenmesine de engel değildir.
Uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından sunulan dava dilekçesinde defter ve belgelerinin incelenmek üzere ibraz edilebileceğinin belirtildiği ve Mahkememize sunulduğu, bunun üzerine Mahkememizce vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin tespiti bakımından söz konusu belgelerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığının araştırılmasından sonra oluşacak yeni hukuki duruma göre yeniden karar verilmesi gerekeceğinden, söz konusu defter ve belgeler üzerinde re'sen araştırma ilkesi uyarınca vergi dairesine inceleme yaptırılmasına karar verilmiştir.
Dava konusu olayda; Mahkememiz'in E:2019/224 sayılı dosyasında yapılan ara kararı üzerine davacı şirketin 2018 yılı yasal defter ve belgeleri üzerinde vergi dairesi tarafından yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 26/02/2020 tarih ve 2020-A-6194/7 sayılı vergi inceleme raporunda; davacı şirketin, çırçırlama faaliyetiyle iştigal etmek üzere 11/09/2015 tarihinde mükellefiyet tesis ettirdiği, mükellef kurumun 2018 dönemi hesap ve işlemlerinin incelenmesi neticesinde 2018 hesap dönemi içerisinde sahte fatura olduğu tespit edilen faturaları yasal defterlerine kaydetmek suretiyle katma değer vergisi açısından indirim konusu yaptığı, 2018 yılına ilişkin olarak ödenmesi gereken katma değer vergisi tutarının 0,00-TL olduğu, 2018 hesap döneminde mükellef kurum tarafından adına M. K. isimli şahıs tarafından düzenlen KDV dahil 6.110.369,00-TL tutarındaki beş adet sahte belge niteliğinde olan faturanın yasal defter kayıt ve beyanlarına intikal ettirildiği, bahse konu faturaları düzenleyen M. K. hakkında 2018 hesap dönemiyle ilgili olarak düzenlenen vergi tekniği raporunun sonuç bölümünde “mükellefin düzenlemiş olduğu belgelerin, müstahsil makbuzları da dahil tamamen sahte belge olduğu, mükellefin gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmadan komisyon kazancı elde etmek amacıyla sahte belge ticareti faaliyeti yürüttüğü ve verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığı, dolayısıyla M. K.’nın 2016, 2017, 2018 ve 2019 takvim yıllarında gerçek bir faaliyeti olmadan sahte belge düzenlediği, mükellef tarafından 01/01/2016 tarihinden itibaren düzenlenen faturalar ile bunlar dışında M. K. ünvanlı başka faturalara rastlanılması halinde tüm bu faturaların cinsi, miktarı, tutarı, muhteviyatı, tarihi ne olursa olsun gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasını yansıtmayan sahte faturalar olarak değerlendirilmesi gerektiği” şeklinde sonuca varıldığı, mükellef kurumun 2018 hesap dönemine ait yasal defter ve alış belgelerinde yapılan tetkikler sonucunda, söz konusu fatura tutarlarının ilgili yevmiye defterine “153 Ticari Mallar” ve “191 İndirilecek KDV” hesaplarının borcuna, “320 Satıcılar” hesabının alacağına kaydedilmiş olduğu ve mükellef kurum tarafından faturalarda yer alan katma değer vergisinin tamamının ilgili dönemde indirim konusu yapıldığı, mükellef kurum temsilcisine yasal defter kayıtlarına ve beyanlarına intikal ettirildiği tespit olunan faturalara ilişkin olarak,M. K. isimli şahsın “2018 hesap döneminde düzenlediği tüm faturaların sahte olduğu yönünde vergi tekniği raporu bulunduğu” hususu belirtilerek, söz konusu kullanılan faturalara ilişkin açıklama yapılması istenildiğinde mükellef kurum temsilcisi tarafından “İlgili şahsı tanımaktayız. Doğu illerinden yapmış olduğumuz mısır alışları M. K.’dan yapılmıştır. Kendisi tedarikçi olarak çalışmaktadır. Alınan malların sevkiyatı şirketimizce yapılmıştır. Ancak alınan malların bir kısmının sevkiyatını satıcı kendisi yapmıştır. Tanzim edilen sevk irsaliyeleri incelemeye arz edilmiştir. Ödemeler banka kanalıyla yapılmıştır. Ödeme belgeleri tutanak imza aşamasında tarafınıza ibraz edilecektir. Olmayan faturaların asılları, tutanak imza aşamasında tarafınıza ibraz edilecektir” şeklinde ifade ve beyanda bulunulduğu, adı geçen M. K. tarafından mükellef kurum adına düzenlenen ve sahte olduğu tespit edilen faturaların gerçek bir muamele veya duruma dayanmayan belgeler olduğu, sahte fatura ile indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin indirimi kabul edilemeyeceğinden, söz konusu katma değer vergilerinin indiriminin reddi gerektiği, mükellef kurumun, sahte faturalarla belgelendirdiği emtia alımlarının, ticaretini yaptığı çırçırlama faaliyeti kapsamındaki işler olduğu, 2018 hesap döneminde mükellef kurumun satışlarının maliyetinin 38.036.573,88-TL, mükellef kurumun 2018 hesap dönemi brüt satış karının ise 1.180.956,51-TL olduğu, mükellef kurumun sahte faturalar ile aldığı emtialar faaliyet konusuyla alakalı malzemeler olduğundan, maliyetlerden çıkarılması varsayımında ortaya çıkan %22.8 karlılık oranının %3,10’a göre oldukça yüksek olduğundan hareketle, mükellef kurumun söz konusu faturalarda yer alan emtia tutarlarının maliyet olarak kabul edilmesi gerektiği, mükellef kurumun 2018 hesap döneminde KDV hariç toplam 6.049.870,32-TL tutarında sahte fatura kullandığı, mükellef kurumun kullanmış olduğu bahsi geçen sahte faturalara isabet eden KDV tutarları toplamının 60.498,68-TL olduğu ve mükellef kurumun 2018 hesap dönemindeki “Bu Döneme Ait İndirilecek KDV” tutarlarının ise 1.424.089,37-TL olduğu, bu durumda bahsi geçen sahte faturalara isabet eden KDV tutarları toplamının, bu döneme ait indirilecek KDV tutarları toplamının yaklaşık % 4,24’ü gibi bir orana isabet ettiği, mükellef kurumun 2018 hesap döneminde KDV hariç toplam 6.049.870,32-TL tutarında sahte fatura kullandığı ve mükellef kurumun gelir tablosunun tetkikinde “Satışların Maliyeti” tutarının 38.036.573,88-TL olduğu, bu durumda KDV hariç sahte fatura tutarları toplamının, satışların maliyeti toplamının yaklaşık %15,90’ı gibi bir orana isabet ettiği, mükellef kurum temsilcisinin vermiş olduğu ifadede, kullanmış olduğu sahte belgelerin sahte olduğunu bilmediğini belirtmesine rağmen, ilgili belgelerde belirtilen tutarları ödediğine dair somut verileri sunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, mükellef kurumun 2018 hesap dönemine ilişkin satışların maliyetinin yaklaşık %15,90’ının, bu döneme ait indirilecek KDV tutarları toplamının ise yaklaşık %4,24’ünün sahte faturalardan oluştuğunun anlaşıldığı, söz konusu sahte faturaların maliyet ve indirilecek KDV tutarları içerisindeki payının ticari ve iktisadi koşullara göre yüksek olması ve mükellef kurum temsilcisinin ödemelerinin büyük bir bölümünü tevsik edememesi, mükellef kurumun mal alışını yapmış olduğunu belirttiği mükellefler hakkında sahte belge düzenleme yönünden devam eden incelemelerin bulunması mükellef kurum tarafından kayıt ve beyanlara dahil edilen sahte faturaların bilerek kullanıldığı hususlarının tespit edilmesi üzerine davacı şirketin gerek indirim konusu yaptığı gerekse iadeye konu yaptığı sahte faturalardaki KDV tutarlarının reddedilmesi sonucu 2018 hesap dönemi beyan tablosunun yeniden düzenlenmesi gerektiği ve davacı şirketin bahsi geçen faturaları bilerek kullandığı ileri sürülerek 3 kat vergi ziyaı cezası kesilmesi gerektiği sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.
Mükelleflerin 3065 sayılı Kanun’un 29’uncu maddesinde öngörülen katma değer vergisi indirimini yapabilmeleri için, vergisi indirim konusu yapılabilecek işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtması ve kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla düzenlenen fatura ve benzeri belgeler üzerinde gösterilen katma değer vergisinin gerçekten ödenmiş yani indirim konusu yapan tarafından yüklenilmiş olması gerektiğinden, davacının 2018/Şubat,Nisan,Kasım ve Aralık dönemlerinde kayıtlarına intikal ettirdiği ve beyanlarına yansıttığı M. K. isimli şahıs tarafından düzenlenen faturaların sahte olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Davacı adına 2018/Şubat,Nisan,Kasım ve Aralık dönemlerinde fatura düzenleyen Topçumeydanı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mükellefi M. K. hakkında düzenlenen 03/07/2019 tarih ve 2019-A-6395/19 sayılı vergi tekniği raporunda; xxxxxxx adresinde tahıl toptan ticareti faaliyetiyle iştigal edildiği, T.C. Hazine Ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Şanlıurfa Küçük Ve Orta Ölçekli Mükellef Grup Başkanlığı’nın 26436440-663.05-10763,10767,12239,18987,3127,5515,6417 sayılı iş emirlerine istinaden mükellefin 2016,2017,2018 ve 2019 takvim yılları hesap ve işlemlerinin sahte belge düzenleme fiilinden dolayı tam olarak ve sahte belge kullanma fiilinden dolayı sınırlı olarak incelenmesi istenildiği, Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Şanlıurfa Küçük Ve Orta Ölçekli Mükellef Grup Başkanlığı’nın 26436440-663.05-10763 sayılı iş emrine istinaden ;
• Mükellefin mal ve hizmet alış-satış yaptığı mükellefler hakkında S.M.İ.Y.B kullanma , düzenleme olumsuz tespitler bulunması,
• Mükellefin yüksek tutarlı KDV ve gelir tevkifatı beyannamelerine rağmen 23/02/2017 tarih ve 20170109063280EA712A1F019FOB sayılı yoklama fişinde çalışan işçinin bulunmadığı, makine, taşıt, teçhizat bulunmadığı, 3 ton buğday stoğunun olduğu bu bağlamda işletme kapasitesi ile beyanlarının orantısız olduğunun tespit olduğu,
• Mükellefin yüksek matrahlı KDV beyanlarına rağmen mahsuplar nedeniyle ödenecek KDV olmaması ve müstahsil makbuzu ile birlikte mal-emtia alışlarının değerlendirilmesi, sonucu mükelleften 2016 takvim yılında KDV beyanlarında indirimlerine esas teşkil eden giderleri ile ilgili belge ve defter ibrazı istenmiş, mükellefin dairemize ibraz ettiği ve inceleme talep formu ekinde yer alan tutanakla tespit edilen belgelerdeki KDV tutarları beyannamelerinde beyan ettiği indirilecek KDV tutarlarını karşılamamış, fazla beyan edilerek indirim konusu yapılan KDV izahatı yapılmadığı tespitlerinden kaynaklı olarak mükellefin 2016 ve 2017 takvim yıllarına ait işlemlerin tam inceleme kapsamında sahte belge düzenleme yönünden incelenmesinin istenildiği, ,
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Şanlıurfa Küçük Ve Orta Ölçekli Mükellef Grup Başkanlığı’nın 26436440-663.05-10767 sayılı iş emrine istinaden
• Mükellefin mal ve hizmet alış-satış yaptığı mükellefler hakkında S.M.İ.Y.B kullanma, düzenleme olumsuz tespitler bulunduğu,
• Mükellefin yüksek tutarlı zirai alışlarına karşılık işçi çalıştırmadığının GİBİNTRANET sisteminde kayıtlı yapılan yoklama fişleri ile tespit edildiği,
• KDV satış beyanları ile emtia hizmet alımları ve 23/02/2017 tarih 2542389 benzersiz kodlu GİB İntranet sisteminde kayıtlı yoklama fişi ile tespit edildiği, mükellefin KDV uygulama genel tebliğde belirtilen stok–emtia-demirbaş taşıt işletme kapasitesi ile beyanları karşılaştırılması sonucu işletme kapasitesi ile beyanlarının aşırı orantısız olduğu tespit edildiği,
• Mükellefin 2016 yılı için sürekli devreden KDV bulunduğu ödenecek KDV bulunmadığı, diğer vergi türlerinden oluşan borçlarını da ödemediğinden tahsil güçlüğü bulunan alacaklılar listesinde yer aldığı,
• Mükellefin hububat alım satımı ile ilgili çok yüksek tutarlarda beyanlarda bulunmasına karşın çalışan işçisi bulunmadığı tespitlerinden kaynaklı olarak mükellefin 2016,2017,2018 takvim yıllarına ait işlemlerin tam inceleme kapsamında sahte belge düzenleme yönünden incelenmesinin istenildiği,
Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Şanlıurfa Küçük Ve Orta Ölçekli Mükellef Grup Başkanlığı’nın 26436440-663.05-5515 sayılı iş emrine istinaden;
• Mükellefin mal ve hizmet alış ve satış yaptığı mükellefler hakkında S.M.İ.B.Y kullanma, düzenleme olumsuz tespitler bulunması,
• Mükellef cirosunun kısa sürelerde yüksek düzeylere çıktığı,
• Mükellefin iş hacmi ile potansiyeli birlikte değerlendirildiğinde işçi,taşıt,depo, vd. kaynaklarının yetersiz olduğu
Mükellefe ait 2016, 2017, 2018 ve 2019 takvim yıllarına ilişkin olarak 22/04/2019 tarih ve E.4671 sayılı ve 24/04/2019 tarih ve E.4672 sayılı defter belge isteme yazıları elden tebliğ edildiği, buna istinaden bir kısım belgenin ve faturanın ibraz edildiği ancak Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi XXXXXX Ltd. Şti. tarafından mükellefe 2017 takvim yılında düzenlenmiş toplam 33.481.500,00-TL tutarında 21 adet faturanın ibraz edilmediği, Van Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi H.T. tarafından mükellefe 2017 takvim yılında düzenlenmiş toplam 6.060.000,00-TL tutarında 4 adet faturanın ibraz edilmediği, Bismil Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi H.G. tarafından 2017 yılında düzenlenmiş toplam 3.627.071,60-TL tutarında 3 adet fatura ibraz edilmediği, Ceyhan Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün mükellefi H.A. tarafından 2017 yılında düzenlenmiş toplam 4.199.693,24-TL tutarlı 4 adet faturanın ibraz edilmediği, Hilvan Malmüdürlüğü’nün mükellefi XXXXXX. Ltd. Şti. tarafından 2018 yılında düzenlenmiş toplam 7.041.970,48-TL tutarlı 5 adet fatura ibraz edilmediği, mükellef M.K.’ya söz konusu ibraz edilmeme durumları sorulduğunda “Söz konusu faturalar daha önceki muhasebecim olan M.E.’in ofisinde kayboldu. O yüzden faturaları müfettişliğimize ibraz edemedim. Bu faturaların nevi olarak içeriği mısırdır. Alışların miktarını hatırlıyorum.’’ şeklinde ifade edildiği, Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi XXXXXXX. Ltd .Şti’ne düzenlenen toplam 1.739.422,00-TL tutarlı 1 adet faturanın ibraz edilmediği, Kızıltepe Vergi Dairesi Müdürlüğü mükellefi A.G. adına düzenlenen toplam 1.100.162,70-TL tutarlı 1 adet faturanın ibraz edilmediği hususlarının tespit edildiği, mükellef tarafından 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ilişkin verilmiş olan muhtasar beyannamelerde çalışanın olmadığı tespit edildiği, mükellef M.K. hakkında GİB Yönetim Bilgi Sistemleri üzerinden yapılan sicil sorgulamasına bakıldığında 27/12/2018 tarihinde XXXXXXXX. Limited Şirketi ortağı ve kanuni temsilcisi olduğu, 11/04/2018 tarihinde XXXXXXX. Limited Şirketi ortağı olduğu, mükellef ilgili olarak 24/03/2016 tarihinde şube açılışı nedeniyle yapılan e-yoklama tutanağına bakıldığında özetle xxxxxxxxx adresinde yapılan yoklamada adı geçen M.K.’nın M.T. ünvanı altında hububat alım satım işi ile iştigal ettiği, şubenin merkezi Şanlıurfa olarak aylık 175,00-TL kira ödenecek olduğu, 1 işçi çalıştırılacağının beyan edildiği ve stokta bir ürün olmadığı, mülkiyet durumunda kiralık , işyeri durumunun tescilsiz olduğu, söz konusu işyerinde demirbaş olarak masa sandalye ve arka tarafta çay ocağı ve dolap olduğu tespitlerinin yapıldığı, xxxxxxxxxx adresinde 28/10/2016 tarihli e-yoklamada ödevlinin belirtilen adreste aralıksız olarak faaliyetine devam ettiği belirtildiği, ödevlinin belirtilen adreste çalışan işçisinin bulunmadığı beyan edildiği, ödevlinin adına kayıtlı araç gereç olmadığının beyan edildiği, belirtilen adreste başka bir mükellef bulunmadığı beyan edildiği, belirtilen adreste işyerinin kiralık olduğu, depo ve ofisin yıllık kira bedelinin 6.000,00-TL olduğunun beyan edildiği, belirtilen adreste deposunun bulunduğu ve deposunda 200 ton buğdayının bulunduğunun beyan edildiği ve mükellefin belirtilen adresinin dışında deposunun olmadığı tespitleri yapıldığı, xxxxxxxxxxxx adresinde 23/02/2017 tarihli e-yoklamada ödevlinin belirtilen adreste faaliyetine devam ettiği ifade edildiği, çalışan SGK’lı işçisinin bulunmadığı, çalıştığı bankaların Akbank, Ziraat Bankası Ve Finansbank olduğu, ödevlinin adına kayıtlı araç gereç bulunmadığı, stokta 3 ton buğdayının bulunduğu, başka stoğunun bulunmadığı, belirtilen adresin kiralık olduğu ve depo ofis kontratının muhasebecide olduğunun beyan edildiği, xxxxxxxxxx adresinde 22/02/2019 tarihli e-yoklamada ödevlinin güncel adresinde hem ofisinin hem de yan tarafında bir adet deposunun bulunduğu, deposunda halihazırda yaklaşık 100-150 ton mercimeğin olduğu, faturaların muhasebecisinde olduğu, ödevlinin 0070636334 V. K. nolu XXXXXXX Ltd. Şti.’ne satmış olduğu 1.765,20 ton ve 1.864,64 ton mısır ürünlerinin faturası olduğu, ödevlinin mısır alış faturalarının olduğu ve İ.H.O.’tan 1.686,12 ton ve 1.486,54 ton mısır ile M.A.’tan 7.201,12 ton mısır almış olduğu, ödevli M.K., XXXXXX’ne ait 600 ton civarında mısırın deposunda bulunmadığı, ödevlinin iş yeri ve deposunun kiralık olduğu, ödevlinin aynı adreste bir başka şirketi olan 010 034 9780 vergi kimlik numaralı XXXXXXXXX Ltd Şti’nin de tabelasının olduğu ve aynı adreste faaliyette bulunduğu tespitleri yapıldığı, GİBİNTRANET yönetim bilgi sisteminde yapılan sorgulama sonucuna göre mükellefin sahip olduğu herhangi bir gayrimenkulünü ve motorlu taşıtının olmadığının tespit edildiği, GİBİNTRANET Yönetim Bilgi Sistemi’nde yapılan sorgulama sonucuna göre mükellefin 03/07/2019 tarihi güncel borç durumu incelendiğinde 548.377,19-TL vadesi geçmiş ve ödenmesi gereken borcu bulunduğu, 136.498,79-TL vergi borcu tahsil edildiği, mükellefin 2016,2017,2018 ve 2019 takvim yıllarına ilişkin katma değer vergisi beyanlarına bakıldığında milyonlarca lira matrah beyan edildiği ancak tüm yıllarda ödenmesi gereken katma değer vergisi “0,00-TL’’ beyan edildiği, mükellefin mal alış ve satışları incelendiğinde, mükellefin 2016 yılında toplamda 100-150 milyon TL arasında mal ve hizmet alışında bulunduğu şirketler hakkında ya sahte belge düzenleme yönünden vergi tekniği raporu düzenlendiği ya da sahte belge düzenleme yönünden incelemesi devam ettiği, 2017 yılında toplamda 100 milyon TL civarında mal ve hizmet alışında bulunduğu bulunduğu şirketler hakkında ya sahte belge düzenleme yönünden vergi tekniği raporu düzenlendiği ya da sahte belge düzenleme yönünden incelemesi devam ettiği, 2018 yılında toplamda 6 milyon TL civarında mal ve hizmet alışında bulunduğu şirketler hakkında belge düzenleme yönünden incelemesi devam ettiği hususları tespit edildiği, mükellef verilerine alış ve satış yaptığı firmalara ve aynı zamanda onlarında mal alış-satış yaptığı firmalara dikkatlice bakıldığında bahsi geçen mükelleflerin sürekli olarak birbirlerine fatura temin ettikleri bu mükelleflerin bazılarının muhasebecilerinin aynı kişiler olduğu, kendi aralarında fatura akışı hariç çok düşük düzeylerde mal hizmet alım/satımı yaptıkları, kendi aralarında gerçekleştirdikleri alım satımların ise büyük oranda hakkında olumsuz tespit veya rapor bulunan veya sahte belge düzenleyicisi yönünden incelemelerine devam edilen mükelleflerden olduğu tespit edildiği, mükellefe faaliyetleri hakkında detaylı bilgi verilmesi istenildiğinde mükellef M.K. tarafından verilen cevapta “faaliyet konumuz hububat alım satımıdır. Şanlıurfa’da 2003 yılından itibaren faaliyette bulunuyorum. Mal alım satım yaptığım tüm satıcıları tanırım ve bu satıcılarla karşılıklı olarak mal alıp satarız. Yanımda sigortalı olarak işçi çalıştırmıyorum. Hali hazırda Diyarbakır Ve Şanlıurfa ‘da olmak üzere 2 adet depom bulunmaktadır. Nakliye işini ürünlerin alış ve satışında anlaşmamız durumuna göre nakliye firmaları ile anlaşarak gerçekleştiriyoruz. Alış ve satışlarımız gerçektir. Bu alış ve satışlar karşılığında bu firmalar yeri gelindiğinde karşılıklı olarak mal alış verişlerimiz oluyor. Alış ve satışlarımız da maliyet ve giderlerimiz genel itibariyle nakliye, yükleme, boşaltma, büro masrafları, yol ve konaklama masraflarıdır. Tahsilat ve ödemelerimizi Şanlıurfa özelinde yüzde doksan oranında elden yapıyoruz. Diğer yerlerde çek, senet, havale ve EFT şeklinde ödeme ve tahsilatlarımız bulunmakta ise de genel itibariyle tahsilat ve ödemelerimizin büyük bir çoğunluyla nakit olarak gerçekleştirilmektedir. Fiziki yeterliliğimiz şube, depo, taşıt, işçi satışlarımız için yeterli düzeydedir. Ürünlerimi genellikle depo teslimi olarak satarım, nakliyeyi ben üstlenmem, nakliye işini karşı taraf karşılar. Bu sektörde depoculuk yapanların ortalama olarak yüzde 30-40 karlılıkları vardır. Kendi şirketlerimiz özelinde karlılığımız ortalama olarak yüzde 1 civarındadır. Malların alış ve satışında yükleme boşaltma, nemlenme, küflenme vs yüzde beş firemiz bulunmaktadır.’’ şeklinde ifade edildiği, mükelleflerle ilgili karşıt tespitlere bakıldığında, XXXXXXX Ltd. Şti.’nin M.K.’ya 3.586.596,86-TL tutarında düzenlemiş olduğu faturalara ilişkin söz konusu kurum yetkilisine M.K.’yı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda cevaben “M.K.’yı şahsen tanırım, esnaftır iş yerleri var, aynı sektörde çalışıyoruz 2017 yılında söz konusu faturalarda belirtilen ürünleri aldık. Alış esnasında muhatabımız M.K.’ydı. Söz konusu alış dışında ilgili firmayla alış satışım olmadı. Bahse konu faturadaki emtiaların nakliyesinin büyük bir kısmını da biz üstlendik. Müfettişliğinize sunduğumuz nakliye faturaları mevcuttur. Alışını gerçekleştirdiğimiz ürünlerin ödemesini senet vermek suretiyle gerçekleştirdik. Elimizde ödemeyle ilgili senetler mevcut olup müfettişliğinize sunduk. Ayrıca defter ve belgelerde gerekli kayıtları mevcuttur.’’ şeklinde ifade edildiği, XXXXXXX Ltd. Şti’ne M.K. tarafından düzenlenen 6.189.203,73-TL tutarındaki faturalar düzenlendiği, şirket yetkilisine M.K.’yı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda cevaben “M.K.yı şahsen tanırım aynı sektörde çalışıyoruz 2016 yılında söz konusu faturalarda belirtilen ürünleri kendisinden aldık. Alış esnasında muhatabımız M.K.’ydı söz konusu alış dışında ilgili firmayla herhangi bir satışım olmadı. Bahse konu faturadaki emtiaların nakliyesini biz üstlendik. Müfettişliğinize sunduğumuz faturalar irsaliyeli faturalardır. Alışını gerçekleştirdiğimiz ürünlerin tahsilatının bir kısmını elden bir kısmını banka aracılığıyla havale/eft şeklinde kalan kısmını da çek vermek suretiyle gerçekleştirdik. Elimizde ödemeyle ilgili banka havale eft ekstreleri mevcuttur. Defter ve belgeler de gerekli kayıtları mevcuttur.’’ şeklinde ifade edildiği, XXXXXXX Ltd. Şti.’ne M.K. tarafından 6.663.349,75-TL tutarındaki faturalar düzenlendiği, şirket yetkilisine M.K.’yı tanıyıp tanımadığı sorulduğunda cevaben “M.K.’yı şahsen tanırım. 2016 yılnda söz konusu faturalarda belirtilen ürünleri kendisinden aldık. Alış esnansında muhattabımız M.K.’ydı. Söz konusu satış dışında ilgili firmaya buğday satışım oldu. Bahse konu faturadaki emtiaların nakliyesinin ortalama olarak yarı yarıya üstlendik, kalan kısmını M.K. üstlendi. Müfettişliğimize sunduğumuz yevmiye kayıtlarında gerekli açıklamalar mevcuttur. Alışını gerçekleştirdiğimiz ürünlerin ödemesini 913.127,00-TL’sini banka havalesi yoluyla 2.309.250,87-TL mal takası yoluyla kalan kısmını kamyon başında nakit olarak gerçekleştirdik. Söz konusu ödemeyle ilgili banka havale ve eft ekstiresi mevcuttur. Defter ve belgelerde gerekli kayıtları mevcuttur.” şeklinde ifade edildiği, mükellefin M.B.R. ekranı ve bankalar nezdinde yapılan inceleme de 2016, 2017, 2018 ve 2019 takvim yılları beyanından 400 milyon TL yakın mal ve hizmet satışı olduğu ve bunun 11 milyon TL’lik kısmının çek tahsilat işlemleri ve banka yoluyla ödendiği geri kısmının elden ödendiği beyan edildiği, tüm bu tespitler uyarınca gerçek bir ticari faaliyetinin bulunmadığı, dolayısıyla da düzenlediği belgelerin sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Anılan dönemlere ilişkin olarak davacı şirkete fatura düzenleyen M.K. isimli şahıs adına düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitler ve yukarıda alıntısı yapılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyetinin ortaya konulabilmesi ve isnat edilen fiilin ispatlanabilmesi için gerekli ve yeterli inceleme ve araştırma yapılması gerektiği dikkate alındığında, bahse konu şahsın 2016, 2017, 2018 ve 2019 takvim yılları KDV beyanlarına bakıldığında milyonlarca lira matrah beyan edilmiş olmasına rağmen tüm yıllarda ödenmesi gereken katma değer vergisinin “0,00-TL” olarak beyan edilmesi, mal ve hizmet alımında bulunduğu şirketler hakkında sahte belge düzenleme yönünden rapor bulunması veya incelemelerin devam etmesi, işletme kapasitesi ile beyanlarının orantısız olması gibi olumsuz bir takım tespitler bulunmasına rağmen davacı şirkete fatura düzenlendiği 2018 takvim yılına ilişkin olarak bahse konu şahısla alakalı herhangi bir yoklama yapılmadığı, 2016, 2017 ve 2019 yıllarında belirtilen adreslerde yapılan yoklamalarda ise mükellefin yerinde bulunduğu ve faaliyetine devam ettiği, kanuni temsilcilerine ulaşılabildiği hususları göz önünde bulundurulduğunda genel olarak yapılan bazı aleyhe tespitlerin davacı şirket adına fatura düzenleyen mükellef M.K. isimli şahsın 2018 takvim yılında münhasıran sahte belge düzenlediğini ortaya koyabilecek yeterlilikte olmadığı, bu nedenle 2018 takvim yılında düzenlendiği belirtilen faturaların gerçek olup olmadıkları hususu somut olarak tespit edilmeden ve hukuken itibar edilebilir başka ispat vasıtaları ile desteklenmeden yapılan incelemenin eksik olduğu görülmüş olup, davacı şirket adına 2018 takvim yılına ilişkin olarak düzenlenen faturaların gerçek bir mal ve hizmet tespitine dayandığı ve sahte belge olmadığı, dolayısıyla davacı şirkete ait 2018 takvim yılına ilişkin tüm alış faturalarının usulüne uygun olarak yasal defterlere kaydedilerek indirim konusu yapıldığı anlaşıldığından davacı şirketin 2018 takvim yılına ait yasal defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle 2018/10 dönemine ilişkin olarak yapılan vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka uygunluk bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının kaldırılmasına,21/05/2020 tarihinde karar verildi.
HAKİM
XXXXXXXXX
Comments