top of page

Vergi Ziyaına Ve Yürütmenin Durdurulmasına İlişkin Almış Olduğumuz Kararlar

  • Yazarın fotoğrafı: Av. Ahmet Yılmaz Yüksel
    Av. Ahmet Yılmaz Yüksel
  • 22 Mar 2022
  • 4 dakikada okunur

DAVACI : XXXXXXXX

VEKİLİ : AV. AHMET YÜKSEL

Atatürk Cad. Çınarlı Mah. 61030 Sk. Tören Apt. K:6 N:12

Seyhan/ADANA

DAVALI : XXXXXXXX


DAVANIN ÖZETİ : Davacının 2009, 2010, 2011 ve 2012 takvim yılı hesap ve işlemlerinin sahte fatura ticareti yönünden incelenmesi neticesinde düzenlenen inceleme raporuna istinaden tarh edilen 2012/4-6 dönemi vergi ziyaı cezalı gelir geçici vergisine karşı açılan davada; re'sen matrah takdirine gidilmesinin yanlış olduğu, pamuk üretimi yapılmadığına dair vergi tekniği raporunda somut tespit bulunmadığı, fabrikada kullanılan elektrik miktarının ve çalıştırılan işçi sayılarının üretim yapıldığını gösterdiği, karşıt inceleme yapılmadığı, bütün ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı ileri sürülerek davacı adına salınan vergi ve cezaların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla, dava konusu cezalı tarhiyatın kaldırılması istenilmektedir.


SAVUNMANIN ÖZETİ : Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesine göre usulüne uygun olarak düzenlenen belge ve kayıtlarla tevsik edilen muamelelerin vergilendirmeye esas alınabilmesi için biçimsel uygunluğun yeterli olmadığı, olayın gerçek mahiyetinin esas olduğu, dolayısıyla davacının sahte fatura ticareti yaparak komisyon geliri elde ettiği ve bu komisyon gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığı nedeniyle davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği ve inceleme raporuna istinaden yapılan davaya konu cezalı tarhiyatın yasal ve yerinde olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.


TÜRK MİLLETİ ADINA


Karar veren Gaziantep 1. Vergi Mahkemesi'nce dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:

Dava, davacı adına 2012/4-6 dönemi için yapılan vergi ziyaı cezalı gelir geçici vergisi tarhiyatının kaldırılması istemiyle açılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde re’sen vergi tarhı; "vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine olanak bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır" şeklinde tanımlanmış olup, maddenin 6. fıkrasında, tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması re’sen takdir nedenlerinden sayılmıştır.

Aynı Kanun'un 3. maddesinin (B) bendinde ise vergilemede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu belirtilmiştir.

Bu düzenlemeye göre belgelerin ve defter kayıtlarının vergi kanunlarında ve bu kanunların vermiş olduğu yetkiye dayanılarak yürürlüğe konulan idari düzenlemelerde öngörülen biçimsel kurallara uygun bulunması ve belgelerin temsil ettiği vergiyi doğuran olayla ilgili diğer biçimsel işlemlerin noksansız yerine getirilmiş olması ve söz konusu biçimsel işlemlerin vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti ile uyumlu olması gereklidir.

Vergilendirmeye esas alınan belge ve kayıtların gerçek mahiyetle uyumlu olduğunun söylenebilmesi ise; biçimselliklerinin ötesine geçilerek belgeyi düzenleyenin faaliyet konusu, satmış göründüğü emtia veya yapmış olduğu hizmet bakımından organizasyonu, ekipmanı, işin gerektirdiği sayıda işçisinin olup olmadığı, emtia alımlarının gerçekliği, alım-satım için zorunlu veya bu işlemlerin doğal sonucu olan diğer işlemlerin gerçekleştirilme biçimi, ekonomik durumu ile vergilendirilme döneminde yapmış göründüğü işin hacmi arasındaki ilişki, işlemleri ile kapasitesinin mütenasipliği, vergi ödevlerinin yerine getirilmesindeki özen...v.s. gibi unsurlardan hareketle yapılacak inceleme sonuçlarının ortada gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifası olduğunu göstermesine bağlıdır.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı hakkında 2009, 2010, 2011 ve 2012 yıllarına ilişkin yapılan vergi incelemesi sonucunda sahte fatura ticareti yaptığından bahisle düzenlenen 21.02.2013 tarih ve 2013-A-2193/7 sayılı vergi tekniği raporunun incelenmesinden; davacı hakkında 26.08.2009 tarihinde yapılan yoklamada, 12.08.2009 tarihinden itibaren Şanlıurfa Organize Sanayi Bölgesinde çırçır prese fabrikası işletmeciliği faaliyetinde bulunmak üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, işyeri büyüklüğününü 5000 metrekare olduğu, yıllık kira tutarının 12.000,00-TL olduğu, yoklama tarihinden itibaren beş işçinin çalıştığı, işyerinde 48 adet çırçır makinası ve diğer demirbaş makina ve teçhizatların bulunduğu, 23.02.2011 tarihinde yapılan yoklamada, işyerini adresini 13.09.2010 tarihinden itibaren organize sanayi bölgesi içerisinde başka bir adrese taşıdığı, işyerinin 5000 metrakare, aylık kirasının yaklaşık 10.000-TL olduğu, calışan işçi sayısının 15 ile 18 arasında olduğu husularının mükellef nezdinde tespit edildiği, 11.01.2013 tarihli yoklamada ise ambar ve depolarının boş olduğu, mükellefin bir sezon çalıştığı, çırçır fabrikasını işletmediği, tahminen iki yıl önce bu işini terk ederek ayrıldığı, işyeri ile alakalı faaliyetinin bulunmadığı, işletmenin yoklama anında boş ve kapalı olduğu hususlarının işyeri bekçisinin beyanıyla tespit edildiği, yasal defter ve belgelerin istenilmesine ilişkin yazının tebliğ edilmesine rağmen ibraz edilmediği, mükellefin mal-alıp sattığı mükelleflerin incelenmesinden, mükellefin 2009 yılında mal aldığı XXXXXXXXX Ltd. Şti. hakkında sahte fatura düzenleyicisi olduğuna ilişkin vergi tekniği raporu bulunduğu, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Şanlıurfada görev yapan tescil memurunun alınan ifadesinde, bazı şahıslarla anlaşarak komisyon karşılığı sahte müstahsil makbuzu düzenlettirdiklerini ifade ettiği, şüphelilerden birinin evinde yapılan aramada davacıya ait 18 adet müstahsil makbuzunun bulunduğu hususları birlikte değerlendirilerek davacının faaliyete başladığı 12.08.2009 tarihinden itibaren sahte belge ticareti yaptığı, düzenlediği tüm faturalar ve müstahsil makbuzlarının sahte olduğu, müstahsil makbuzları üzerinden %5 faturalar üzerinden de %2 komisyon geliri elde ettiği kabul edilerek, hesaplanan matrah üzerinden dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatın yapılması üzerine iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu olayda; davacı hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu uyarınca davacının faaliyete başladığı tarihten itibaren düzenlediği tüm müstahsil makbuzları ile faturaların sahte olduğu kabul edilmişse de; davacı mükellefin faaliyetinin olmadığına ilişkin 11.01.2013 tarihli işyeri bekçisi nezdinde yapılan yoklama haricinde herhangi bir tespitin olmadığı, davacının mal alıp sattığı mükellefler nezdinde yapılan karşıt incelemede sadece 2009 yılında mal aldığı bir mükellef hakkında sahte belge düzenleyicisi olduğuna ilişkin tespit bulunduğu, diğer mükellefler hakkında davacı ile aralarında yapılan alım ve satımların gerçek olmadığına, söz konusu mükelleflerin sahte belge düzenleyicisi olduklarına ilişkin herhangi bir tespit olmadığı, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında sahte olduğu belirtilen davacıya ait 18 adet müstahsil makbuzunun yapılan aramada ele geçirilmesi hususunun da davacı mükellefin faaliyete başladığı tarihten itibaren düzenlediği tüm müstahsil makbuzları ile faturaların sahte olduğu sonucunu doğurmayacağı, dava konusu olayda, davacı mükellefin düzenlediği tüm müstahsil makbuzları ile faturaların sahte olduğu konusunda yeterli tespit bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu vergi ziyaı cezalı tarhiyatta hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne, 28/11/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



BAŞKAN

XXXXXXXXXX

Üye

XXXXXXXXX

Üye

XXXXXXXXXX









Kommentare


bottom of page